![]() |
||
ilk söylemem gereken kitap"Nietzsche Ağladığında" sanırım.. Yazarı; Irwin Yalom.. Benim fikrimi sorarsanız bu zamana kadar Nietzsche hakkında yazılan en iyi romanlardan biri olsa gerek bu kitap..Muhteşem, üstelik Nietzsche meraklıları için bu büyük düşünüre iyi bir başlangıç bu kitap.
ve Zerdüşt Böyle Buyurdu.. sabırsızlanıyordum bu kitabı bu sitede tanıtabilmek için.. F .W. Nietzsche, "Ben bu kulaklara göre ağız değilim" der bu kitabın ilk bölümünde Nietzsche..Ve "Ben yazgının kendisiyim" der son bölümünde..Böylesine çelişkinin birbirini bütünlediği, belki de inanmayacağınız, doğruluğuna katılmayacağınız fikirlerin böylesine güçlü ifade edilişi sizi de büyüleyecektir kesinlikle..Belki tam tersi, yeni bir başlangıç olacak sizin için yazgının kendisi..
" insanca , pek insanca " .. aslında üç cilttir bu kitap..yalnız; üçüncü cilt "gezgin ve gölgesi" adıyla basılmıştır... Nietzsche 'nin zerdüştten önce yazdığı muhteşem bir eserdir bence.. Bütün kör noktalarınızı bulabileceğiniz -tinsel farkındalığınız adına- bir kitap bu.. Evet şimdi söyleyin; gerçeğin ne kadarına katlanabilirsini
Gezgin ve Gölgesi; kimilerine göre Nietzsche'nin yakalandığı "pozitivist tutumun bir ürünü" olduğu söylense de; bence deneysel felsefeden rasyonel felsefeye geçişin; üstelik bu rasyonelliğin de çok sert ve acımasızca yapılabilindiğinin, insanın özellikle de düşünen insanın kendisiyle nasıl derinden yüzleşebileceğinin kanıtıdır..mutlaka okunması gereken bir kitap kanımca.
" daha belirmemiş olan nice tanlar vardır.. " Başta çok romantikmiş gibi gözüken ama sayfalar geçtikçe derinliği yavaş yavaş orataya çıkna bu ünlü cümleyle başlıyor nietzsche den "Tan Kızıllğı" ..evet işte bu kitap deneysel olarak algılanabilir bence gereçekten; ama gerçekten bu kadar güçlü fikri bir arada bir daha görebileceğinizi sanmıyorum..
bu kitap ahlak ve ahlaksal önyargılılığın ayyuka çıkarıldığı oldukça cesur bir eserdir.. ve Say Yayınlarından basılmış olan dizisi felsefe konusunda üzerine yorum bile yapamayacağım ekol denebilecek Odtü felsefe bölüm başkanı Ahmet İnam tarafından çevirilmiştir..oldukça güçlü bir kitap
Nietszche ölmeden evvel bir büyük yapıt yapmayı planlamış fakat bitiremeden hayata vedea etmiş..İşte o büyük yapıt (ki oldukça kalın bir kitap; bitirseydi acaba nasıl bişi olacaktı acaba
Aforizmalar; eminim nietzsche için çok fazla şey ifade ediyordu..Çünkü onun bu kitabını okurken salt özdeyişlerden değil de beyni zorlayan devasa paragraflardan( o bunlara aforizma demiş! ) oluştuğunu gördüğümde anladım
Kafka 'dan aforizmalar okumak ne kadar büyük keyifse onun tam anlamıyla ezici anlatımına dayanmak da bir okadar zorluk verici.. bir cümle; "bir kafes; kuş aramaya çıkmış.."
herşeye yeni başlamışken çizdiğim yolu; böylesine sevmemi sağlayan, bu yola bukadar sıkıca bağlanmamı sağlayan bir başyapıt.. Markus Tiedemann.. bu yazar üzeine okuduğum ilk ve tek kitap bu.. ama beni böylesine etkileyen nadir kitaplardan.. orjinal adı: Prenses Metafizika..
İnanılmaz bir kadro tarafından yazılan ve diğer basit uzakdoğu öğretileri kitaplarından çok farklı çok derin bi kitap.. İçinde Buda'dan Mevlana'ya kadar bir çok üstad'dan inanılmaz öğretiler var.. Okumanızı tavsiye ederim..
Aslında bu kitabı tanıtıp tanıtmamak konusunda biraz kararsız kaldım.. Yazarı eski Mehmet Selimoviç adında bir Rus.. Kitap yer yer çok boğucu ayrıntılarla adeta işkence ediyor okuyana ama okudukça farkediyor ki insan; o büyük paragraflardan çok anlamlı şeyler kalıyor insanın aklında..
İlk başladığımda gerçekten büyük karın ağrıları yaşattı aslında:) Ama platonun o enteresan göndermeleri; işte insanı asıl büyüleyen bu oluyor bence.. Matrix'in kuşaklar önceki hal mi desem yoksa şu daha mı doğru olur Matrix filmi bu kitabın kuşaklar sonrası hali..
Nietzsche ye başlamak için berbat bir kitap.. Ama en son okunacak bir Nietzsche kitabı olaraksa muhteşem..
Bu kitap hakkında yorum yapmak çok haddim değil aslında.. Diyebileceğim tek şey bu kitabı hayattayken okuyun.. Goethe mucizesi..
Klasik Aziz Nesin farkı yine.. İnsanın kendi ülkesinde böylesine gülünesi ve hemen peşine de böylesine ağlanası şeyler olması bazen düşündürüyordur umarım bazılarını.. Aziz Nesin'in kitaplarını okumayı şiddetle tavsiye ediyorum..
Bir usta düşünün; bir şair.. Gerçek bir şair.. işte bunları göze alarak okuyun bu kitabı.
Tamamı Nietzsche 'nin seçilmiş aforizmalarından oluşmuş Nietzsche okurları için değerli bi kitap..
Çok muhteşem bi biyografi örneği aslında; böylesine derin bi ruhu anlatmak zaten herkesin altından kalkabileceği bişi değil sanırım.. Can Dündar bunu hakkıyla yapmış.. mutlaka ama mutlaka alın ve bulundurun bu kitabı.. Yoksa Nazım Hikmet gibi biri hakkında benden yorum yapmamı beklemeyin..Haddim değil..
Tesadüfen elime geçti bu kitap.. Emre Yılmaz .. Okuduğum bazı kitaplarla fazlasıyla benzerlikler görsem de -ki bu kitaplar en az yüzyıl önce yazılmış- iyi niyetli olup tarz benzerliği diyip kitaptaki güçlü denemelerin tadını çıkarıyorum.. Güçlü fikirler var içinde..
Aziz Nesin den muhteşem bi hiciv örneği daha .. Tebessümün kuyruğuna nasıl gözyaşı yapıştırıyor bu adam aklım almıyor..
burada, bugün artık kaybettiğimiz değerlerimizle ilgili (nezaket, hayâ, tevekkül, merhamet, sabır, tefekkür, sadakat, dua, kanaat, gözyaşı vs.) kırk öğüt bulacak ve bunları şiirsel ilhamlarla okuyacaksın. Belki yazının içindeki öğüdü alacak, kıssadan hisse damıtacaksın. (Mehmet Keleş gönderdi)
Millî olmadan milletler olunmaz. Kendimizi bilmeden, başkalarına kimliğimizi nasıl bildirebilelim? Millî hafızamız, atalarımızı ve bize bıraktıkları mirası tanımakla zenginleşecektir. Onların pek çoğu, bugün ibretler okunacak ömürler yaşamışlar, bizim zaman zaman karşılaştığımız hâllerle karşılaşmışlar, bir miktar da bize hayret ve gıpta telkin eden işler başarmışlardır. Yaptıkları ve yapamadıkları, söyledikleri ve dinletemedikleri, yazdıkları ve okutamadıklarıyla bize hem ibret hem de örnek olan atalarımızın hayat hikâyeleri, biraz da bizim bugünkü hayat hikâyelerimizdir. Gönüllerimizin o meclisleri özlemesi, hiç şüphesiz, onların bizim meclisimize gönüllerini bırakarak bir gönül medeniyeti kurmak istemelerindendi. Bu çalışmada, o gönül medeniyetinde yaşamış kırk kişinin hayatından kesitler yer alır.Bu biyografiler, bir bakıma tarihimizin bazı sınır taşlarına da ışık tutmaktadır. Umulur ki bu sınırlardaki alperenlerden en az bir ikisini yakından tanır ve onların fani ömürlerinden işlerine yarayacak kültür birikimini devşirerek geleceklerini inşa ederler.
Ne diyordu şair:
Vardım kırklar meclisine/ Gel otur be can dediler/ Yüz sürdüm kademlerine/ Doğru gel canan dediler/
(Mehmet Keleş gönderdi)
|
|